Organik Tarım Son 10 Yılda Dünya Genelinde 6 Kat, Türkiye’de 15 Kat Büyüdü

Organik Tarım Son 10 Yılda Dünya Genelinde 6 Kat, Türkiye’de 15 Kat Büyüdü

İklim değişikliği ve gıda krizleri tüm dünyanın odağında yer alırken çevresel sorunları önlemek adına atılan adımlar da sık sık gündeme geliyor. Karbon emisyonlarının nötrlenmesi için gerekli görülen organik tarım uygulamaları da bu kapsamda dünya çapında gelişmeye devam ediyor. Yapılan araştırmalara göre 2023, organik tarım faaliyetlerinin son 10 sene içerisinde en fazla uygulandığı yıl olarak öne çıkıyor. Basın organı PR Newswire’ın yayınladığı habere göre organik tarım pazarı 2031’e kadar yüzde 14,9 büyüme daha kaydederek küresel olarak 860,62 milyar dolara ulaşacak.

Yeşil Dönüşüm için Organik Tarım Şart!

Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği için hazırladığı eylem planıyla yeşil dönüşümün ışığını yakıyor. Üç eksene bölünmüş 23 eylemlik bu planın ilk adımında, öncelikle organik tarım talebinin canlandırılması ve tüketicinin güveninin sağlanması geliyor. Bu noktada özellikle de organik gıdaların neden daha yüksek fiyattan satışa sunulduğunun tüketiciye doğru şekilde aktarılması ve ürünlerin organik olup olmadığının kanıtlanması büyük önem taşıyor.

Eylemin ikinci planında, organik tarım dönüşümünün çiftçi ve tüketici ekseninde teşvik edilmesi yer alıyor. Üçüncü planda ise organik tarımın çevresel sürdürülebilirlik gibi önemli konulara etkisinin net bir şekilde açıklanması yer alıyor. Tüm bu maddeler doğrultusunda son 10 yılın en büyük ivmesini kateden organik tarımın söz konusu uygulamalarla daha da büyüyeceği öngörülüyor.

Organik Tarımın Büyümesi, Gelişmişlik Düzeyinin Artması Demek

Organik tarımın büyümesi, dolaylı olarak ülkenin gelişmesi ve bu konuda dışa bağlılığının azalması anlamına geliyor. Başta çevresel kaygılar olmak üzere organik tarımın çeşitli sebeplerle büyük ivme katetmesi, bu yönü itibarıyla ülkelerin gelişimi için de itici bir güç oluşturuyor. Nitekim organik tarımda kullanılacak altyapı gereksinimlerinin, ürünlerin, cihazların ve denetim hizmetlerinin eksikliği ülkelerin kalkınmışlık düzeyini de dolaylı yoldan ortaya koyuyor. 

Organik Tarım 2031’e Kadar Lider Konumunu Koruyacak

Özellikle COVID-19 pandesiminden sonra dünyanın önemli bir problemi haline gelen salgın hastalıklar, insanların gıda tercihlerini büyük ölçüde şekillendirmeye başladı. Yetiştirilme aşamasında zirai ilaç kullanılmamış ve genetiği değiştirilmemiş gıda ürünleri, dünya çapında pek çok bireyin sağlığını korumak adına öncelikli tercihi haline geldi. Bunun yanı sıra son yıllarda iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin net bir şekilde görülmesi de bireyleri daha fazla alanda sürdürülebilir seçimler yapmaya teşvik eden unsurlardan biri oldu. 

Organik tarımda saf dışı kalan sentetik gübre ve pestisitler, karbon emisyonlarının büyük ölçüde azalmasını sağlıyor. Öyle ki Natural Resources Defense Council (NRDC)’ın kaynağına göre, sadece sentetik azotlu gübrelerin ortadan kaldırılmasının tarım kaynaklı küresel sera gazı emisyonlarını yaklaşık yüzde 20 oranında azaltabileceği ifade ediliyor. Tüm bu sebeplerle organik tarım pazarının en az 2031’e kadar lider konumunu koruyacağı paylaşılıyor. Bu noktada en büyük paylardan biri de organik ürünler sunan yerli ve güvenilir markalara düşüyor.

Kaynaklar: