Aralıklı oruç uygulamasını daha sıkı bir öğün planlamasıyla regüle eden OMAD (One Meal A Day: Günde Tek Öğün) diyeti, ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte ülkemizde de pek çok tüketicinin ilgi odağı haline geldi. Peki, ramazanda kilo vermek için bu yöntemin uygulanması ne kadar doğru? Ramazan orucunu OMAD diyeti ile sürdürmek isteyen bireyleri hangi riskler bekliyor?
Günde sadece 1 saatlik beslenme ile gün boyu aç kalınmasını prensip edinen OMAD diyeti, bir aylık kısa bir sürede yüksek oranda yağ yakımı sağlayabildiği için en etkili kilo verme yöntemleri arasında gösteriliyor. Kilo vermek isteyen pek çok birey bu diyeti özellikle de ramazan ayında oruç ibadetiyle birlikte uygulamaya sıcak bakıyor. Nitekim normal şartlarda son derece zorlayıcı bir diyet olan bu beslenme modeli için ramazan ayı en iyi fırsat olarak değerlendiriliyor.
Öte yandan her yıl haberlere konu olan oruç kaynaklı bayılmaların altında genellikle sahur yapmamanın bulunduğu da bilinen bir gerçek. Bu da OMAD diyetinin sağlığa etkilerini dolaylı yoldan da olsa gözler önüne seriyor. Pek çok uzman, OMAD diyetini olumlu aktarmakla birlikte bireylerin hekimlerine danışıp gerekli tetkikleri yaptırmadan bu diyeti uygulamaması gerektiğini vurguluyor. Peki, bilinçsizce uygulanan OMAD diyeti bünyeyi zayıf düşürmesi dışında vücutta ne gibi etkilere yol açabilir? İşte yanıtlar:
Verilen Kilolar Çoğu Durumda Diyetten Sonra Geri Alınıyor
Tüm şok diyetlerde olduğu gibi OMAD diyetinde de vücut yağ ile birlikte önemli oranda su ve kas kaybı yaşıyor. Bu nedenle diyeti bıraktıktan sonra pek çok birey kaybettiği vücut ağırlığının bir kısmını kısa süre içerisinde yeniden kazanıyor. Yeme düzeninin normale dönmesiyle birlikte kalori alımı da arttığı için verilen kilolar fazlasıyla geri alınabiliyor.
Vücuttaki Hayati Besin Depoları Risk Altına Giriyor
OMAD diyetinde öğünler doğru planlanmadığında vücuda alınması gereken pek çok besin öğesinden mahrum kalınabiliyor. Bu durum, vücudun vitamin ve mineral depolarının boşalmasına neden olarak zincirleme olarak olumsuz etkiler yaratabiliyor. Çünkü bir değerin düşmesi vücudun etkileşimli işleyişi itibarıyla diğer besin öğelerinin emilimini de olumsuz etkiliyor. Bu da bağışıklığı ve vücudun diğer hayati sistemlerini riske atabiliyor.
Metabolizmanın İşleyişi Bir Müddet Sonra Yavaşlayabiliyor
Uzun süreli açlık ilk zamanlarda vücuttaki yağ depolarının hızla harcanmasını sağlarken, bu durumun bir rutin olarak devam ettirilmesi tam tersi etki yapabiliyor. Çünkü vücut, alışılmış açlığın etkisini telafi etmek adına bir noktadan sonra yağ depolarını korumak üzere çalışmaya başlıyor. Bu da metabolizmanın uzun vadede yavaşlamasına yol açarak ilerleyen süreçte kilo vermeyi zorlaştırabiliyor.
Kan Şekeri Seviyelerindeki Değişim Risk Yaratıyor
Uzun süreli açlık durumunda kandaki şeker seviyesi öğünlerden önce dramatik düzeyde azalmış oluyor. Yemek yendiğinde ise şekerin hızla yükselmesi çoğu bireyde birdenbire baş ağrısı, çarpıntı, ateş basması, zihin bulanıklığı ve uyuşukluk gibi etkilere yol açabiliyor. Özellikle de diyabet hastaları veya diyabet riski bulunan kişilerin OMAD diyetini uygulaması bu nedenle önerilmiyor.
Uzun Süreli Açlık Yeme Bozukluklarına Davetiye Çıkarıyor
OMAD diyeti çok sıkı bir kontrol gerektirdiği için bireylerde yüksek strese ve gerginliğe yol açabiliyor. Ayrıca uzmanlar, açlığa fazla alışılması durumunda yemek yemenin vücutta ve zihinde bir huzursuzluk yaratabileceğine de değiniyor. Bu da uzun vadede yeme bozukluklarının ortaya çıkmasına sebebiyet verebiliyor. Tüm bu etkilerinden dolayı OMAD diyetini uygulamadan önce psikolojik durumu da göz önünde bulundurarak bir psikologdan da yardım alınması öneriliyor.
Gerekli kontrollerin ardından hekiminizden ramazanda OMAD diyetini uygulayabileceğinize dair onay aldıysanız, dengeli ve doğru öğünler hazırlamak için Wefood’un yüksek lifli, rafine şekersiz ve zengin besin değerine sahip doğal mutfak ürünleri ile kahvaltılık ve atıştırmalık çeşitlerini inceleyebilirsiniz.